14yüzyılın ikinci yansıyla 15.yüzyılın ilk yıllarında yaşamış olan Ahmedi, beylikler döneminin önde gelen şair ye yazarıdır. Eserlerinde ve şiirlerind
14yüzyılın ikinci yansıyla 15.yüzyılın ilk yıllarında yaşamış olan Ahmedi, beylikler döneminin önde gelen şair ye yazarıdır. Eserlerinde ve şiirlerinde Ahmedi mahlasını kullanmış olan şairin adı kaynaklarda değişik biçimlerde geçmekle birlikte Tacüddin İbrahim bin Hızr’a dayandırılarak, asıl adının İbrahim, lakabının Tace ‘din ve baba adının Hızır olduğu birçok kaynak tarafından benimsenmiştir. Ahmedi’nin doğduğu yer doğum yeri de kesin olarak bilinmemektedir. Ölüm tarihi 1412 olarak bilinen Ahmedi’nin kimi kaynaklar 80 yaş dolayında öldüğünü söylemelerinden dolayı şairin doğum tarihi de yaklaşık olarak 1334-35 olarak tahmin edilmektedir. Doğum yeri olarak kaynaklarda Germiyan ve Sivas bildirilmektedir. Ahmedi’nin ilk öğrenimini Anadolu’da yaptıktan sonra Mısır’a gittiği ve orada öğrenim gördüğü gene kaynakların verdiği bilgiler arasındadır. Mısır dönüşünde Germiyan beyi Süleyman Şah’a intisab ettiğini ve onun yakın dostu olduğunu biliyoruz. Ahmedi ile Süleyman Şah arasındaki bu ilişki onun ölümüne kadar sürer. Eserlerinin çoğunu Emir Süleyman (Süleyman Şah)a sunmuş olan Ahmedi, İskender-name’nin "Mevlid" bölümünü de Bursa’da Emir Süleyman zamanında yazmıştır. Ahmedî’nin Emir Süleyman’dan yakınlık ve ilgi gördüğü divanındaki şiirlerden ve ünlü mesnevisi Iskender-name’ye ekleme yaparak ona sunmasından, ayrıca Cemşid ü Hurşid ile Tervihü’l-Ervah adlı mesnevilerini de gene Emir Süleyman adına yazmasından anlaşılmaktadır. Emir Süleyman’ın ölümünden sonra şair, Cemşid ü Hurşid mesnevisinde bazı küçük değişiklikler yaparak yeni hükümdarın himayesine girme isteğiyle eseri bu kez de I. Mehmed’e sunmuştur. Ahmedi’nin daha sonra oldukça ileri bir yaşta ve hayatının sön günlerini sıkıntı içerisinde geçirerek öldüğünü kaynaklardan öğreniyoruz.
Eserleri ve Edebi Kişiliği
Ahmedi, dönemin en fazla sayıda eser vermiş olan âlim şairlerindendir. Onun eski kaynaklarda bildirilen ve günümüze kadar ele geçmiş olan eserleri şunlardır:
Divan: Ahmedi Divanı, kasideler, gazeller, terkib-i bend ve terci-i bendlerden oluşan hacimli bir divandır. Elde bulunan dört yazma nüshanın en eski tarihlisi II.Murad adına yazılmıştır.
İskender-name: Ahmedi’nin İskender-name’si 14. yüzyılda yazılan mesnevilerin en önemlerinden olup, edebiyatımızda bu konudaki mesnevilerin ilk ve en başarılı örneğidir. Eser, İranlı şair Nizami’nin aynı adlı eserinin çevirisidir. Ancak, Ahmedi, Nizami’nin eserine yeni motifler eklemiş, bazı olayları çıkartmış ya da yeni olaylar katmış, böylece eseri te’lif bir eser görünümüne sokmuştur. Eserin konusu Makedonyalı Büyük İskender’in doğu seferi ve doğu ülkeleri fethiyle ilgilidir. Doğu ülkelerinin fethi, eserde efsaneleştirilerek anlatılmış, ayrıca edebi bir eser görünümünü kazandırabilmek için İskender’in gönül maceralarına da mesnevide yer verilmiştir. 8.000 beyiti aşan ve dönemin alışılagelmiş mesnevi kalıbı olan fa’ilatün / fa’ilatün / fa’ilün kalıbıyla yazılan İskender-name’de Ahmedi geniş İslam kültürünü sergilemiş, ayrıca her olayın sonuna koyduğu ve okuyucuya nasihat verme amacına yönelik küçük kıssalarla eseri tekdüze bir anlatımdan kurtarmıştır. Eserin içinde Mevlid ve Dastan-ı Tevarih-i Müluk-ı Al-i Osman bölümleri de vardır. Tel’if tarihi Osmanlı Müellifleri’nde I405 olarak verilmiştir.
Cemşid ü Hurşid: Ahmedi’nin mesnevilerinden bir başkası olan Cemşid ü Hurşid 1403 tarihinde tamamlanarak Emir Süleyman’a sunulmuştur. Ancak daha önce de belirttiğimiz gibi şair daha sonra mesnevinin başlarında yaptığı küçük değişikliklerle eseri I.Mehmed’e sunmuş ya da sunmak üzere hazırlamıştır. Ahmedi bu mesneviyi iranlı Selman-ı Saveci’nin aynı adlı mesnevisinden Türkçeye çevirmek üzere çalışmaya başlamış; ancak daha sonra yaptığı eklemelerle yeni bir eser ortaya çıkarmayı başarmıştır. Çünkü, Ahmedi’nin mesnevisi Selmân-ı Saveci’ninkinden yaklaşık 2300 beyit daha fazladır. Aşıkane konulu olan Cemşid ü Hurşid’de Çin fağfurunun yani hükümdarının oğlu Cemşid ile Rum kayzerinin kızı Hurşid arasındaki aşk anlatılır.
Tervihü’l-Ervah: Ahmedi’nin tıpla ilgili olan mesnevisidir. Emir Süleyman adına yazılmış olup 10.000 beyit dolayındadır. Dil çalışmaları ve tıp tarihi açısından önemli olan eser; mefa’ilün / mefa’ilün / fa’ûlün kalıbıyla yazılmıştır.
Esrar-name Çevirisi: İranlı şair Attar’dan yapılmış olan bu çeviri mesneviden eski kaynaklar söz etmemektedir.
Mirkatü’l-Edeb: Aydınoğullarından, Hamza Bey adına yazılmış olan eser Arapça-Farsça manzum sözlüktür.
Ahmedi, gelişen Divan şiirinin Hoca Dehhani’den sonra Kadı Burhaneddin ile birlikte esas kurucusu olarak kabul edilmektedir. Ayrıca Ahmedi, dönemin en fazla sayıda eser veren sanatçısıdır.