ANLATIM BOZUKLUKLARI Son yıllarda sınavlarda Türkçe sorularında anlatım bozuklukları konusuna daha geniş yer ver
ANLATIM BOZUKLUKLARI
|
Son yıllarda sınavlarda Türkçe sorularında anlatım bozuklukları konusuna daha geniş yer verildiği görülmektedir. Anlatım bozuklukları, paragraf sorularından sonra en ağırlıklı konu durumundadır. Bu durumu tabii karşılamak gerekir; çünkü gelişmiş ülkelerde aydın olmanın belirtisi, kişinin her şeyden önce anadilini doğru kullanmasıdır.
Anadili başlangıçta anneden ve yakın çevreden öğrenilir. Eğitim kurumları ise bu bilgiyi geliştirir; anadilinin kurallarını öğretir. Yüksek öğrenim yapmaya hak kazanmış her öğrencinin, duygu ve düşüncelerini yazıyla veya sözle doğru bir biçimde ifade edebilme yeteneğini orta öğrenim sırasında elde etmiş olması gerekir. Ancak, liselerimizde dilbilgisi öğretimine gereken önem verilmediğinden Çoğu lise mezunu, Türkçeyi kurallarına uygun bir biçimde kullanamamaktadır; kısa bir dilekçede veya kompozisyon çalışmasında bile pek çok imla ve dilbilgisi hatası yapılmaktadır. Hatta yüksek öğrenim görmüş pek çok kişinin konuşurken veya yazarken duygu ve düşüncelerini düzgün, anlaşılır cümlelerle ifade etmekten aciz olduğunu görmekteyiz.
Bu acı gerçek gözler önündeyken okullarımızda anadili eğitimine ne kadar önem verilse azdır.
Kitap okumanın anadilini öğrenmekte büyük rolü vardır. Ülkemizde kitap okumaya karşı ilginin yetersiz olduğu bir gerçektir. O halde. üniversite sınavlarında çıkan Türkçe sorularında başarılı olmak isteyen her öğrenci, vakit geçirmeden kitap okuma alışkanlığı kazanmalı boş zamanlarını edebi yönden seçkin eserleri okuyarak değerlendirmelidir
Dil, bir anlaşma aracıdır. Duygu ve düşüncelerimizi doğru, güzel ve etkili bir biçimde ifade edebilmek için dilin kurallarını çok iyi bilmemiz gerekir. Bir cümle, dilbilgisi ve mantık kurallarına uymuyorsa o cümlede bir anlatım bozukluğu vardır.
Bir cümlenin anlatım görevini eksiksiz yerine getirebilmesi için bazı nitelikleri taşıması gerekir. Bu niteliklerin başlıcaları duruluk, açıklık, doğruluk, doğallık, yalınlık ve sadeliktir.
I)DURULUK:
İyi bir cümlede gereksiz sözcük bulunmaz. Kullanılan her sözcüğün cümlede bir görevi vardır. İçinde gereksiz sözcük bulunmayan cümleye duru cümle diyoruz. Bu niteliği taşıyan bir cümleden herhangi bir sözcüğü çıkaramayız; çıkardığımızda cümlenin anlam ve anlatımı bozulur. Cümlede duruluğu engelleyen başlıca yanlışlıklar şunlardır:
A)Gereksiz Sözcük Kullanmak:
Bazı sözcüklerin cümlede hiç bir görevi yoktur; aynı görevi yapan başka bir Sözcük ve ekle bir arada kullanılmıştır. Bu durumda o sözcüğün çıkarılması cümlede bir anlam daralmasına yol açmaz.
Aşağıdaki örneklerde altı çizili sözcükler gereksiz kullanılmıştır: cümleden çıkarılmaları anlatımı rahatlatır.
• Eğer benimle konuşmak istiyorsa buraya gelsin.
• Seçim günü yaklaştıkça siyasi partilerin faaliyetleri gittikçe artıyordu.
• Kalemi yerden aldım onu kardeşime verdim
• Benim babam sınıfta kaldığımı duyarsa çok kızar.
• Akşam ezanı okunmadan önce evde olmalısın.
• Kendisine yöneltilen haksız iftiralara katlanamıyordu.
B) Eşanlamlı Sözcükleri Bir arada Kullanmak
Bir cümlede yakın anlamlı sözcükler bir arada kullanılabilir; ancak eş anlamlı sözcüklerin yan yana kullanılması anlatımı bozar.
Aşağıdaki cümlelerde eşanlamlı sözcüklerin bir arada kullanılmasından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır.
• Dün gece hava sıcaklığı sıfırın altında eksi beş dereceydi.
• Yozgat Meslek Yüksek Okulunu kazanmak istiyordum; ama ne var ki kazanamadım.
• Yarı karanlık loş bir odaya aldılar beni.
• Havadaki nem ve rutubet oranı çok fazlaydı.
• Henüz ders başlamadı daha.
• Mesela örneğin çam meyvesiz bir ağaçtır.
• Hasta olmasının nedeni sokağa ceketsiz çıktığı içindir
• Kendi yaşındaki yaşıtlarınla oynamalısın.
• Eski antika bir vazo almış.
• Sizden vefa ve bağlılık bekliyorum.
• Ben ilke ve prensiplerimden taviz vermem.
• Bu son girişim de neticesiz kaldı, hiçbir sonuç vermedi.
• Ara sıra bazen içimi bir sıkıntı kaplıyor.
• Ama ne var ki beni dinlemiyorsunuz.
• Kederli ve üzgün gözlerle bana bakıyordu.
• Kabiliyet sözcüğünün Türkçesi yetenek demektir.
• Durup dururken birden sinirleniverdi.
• Hemen hemen yolu yarıladık sayılır.
• Sizin için hiçbir fedakarlık ve özveriden kaçınmam.
• Korkudan az kalsın öleyazdım.
• Kazaları önlemek için her türlü önlem ve tedbiri almalıyız.
• Abide sözcüğünün Türkçedeki adı anıttır.
• Adamın yüzünde büyük bir hayret ve şaşkınlık vardı.
• Muhalefet liderleri demeç ve beyanatlar vererek iktidarı eleştirdiler.
• Boğaz’da ay ışığında mehtabı seyrediyorduk.
• Eşler birbirlerine karşılıklı anlayış göstermelidir.
• Bu sözü geçen gün de yine sana hatırlatmıştım.
• Hiç ara vermeden sürekli çalışıyordu.
• İtimat ve güveninize layık olmaya çalışacağım.
• Bundan sonra sana güvenmem artık.
• Henüz şu ana kadar bir haber alamadık.
• Çok çalıştım ama ne var ki başarılı olamadım.
• Avrupa’da en ünlü ve tanınmış futbolcumuz Hakan’dır.
• Partideki mevcut ikilik giderek büyüyor.
• Adam tam üç saat süreyle dalgalarla boğuşmuş.
• Yazdığı şiirlerinden birkaçını da bana okudu.
• Kahvaltı yapmadan önce bir süre spor yaparım.
• Hepinize mesut mutlu bir hayat dilerim.
• Köşede bir süre konuşup sohbet ettik.
• Üzerinde rengi uçmuş soluk bir kazak vardı.
• İçeriye girer girmez hemen telefona sarıldı.
• Bu elbise hiç yoksa en azından üç yüz lira eder.
• Bankamız taşıt aracı kredisi veriyor.
• Amacımız yetenekli ve kabiliyetli öğrencileri tespit etmektir.
• Konuyu bir defa daha anlatayım mı?
• Türkiye Azerbaycan’a karşılıksız bağışta bulunacak.
• Yazının icadı medeniyet ve uygarlığın gelişmesinde bir dönüm noktasıdır.
• Uçak iki saat rötar yaparak gecikti.
• Kütüphaneden aldığın kitabı hala geri iade etmemişsin.
• Bu durak yerinde minibüsler durmaz.
• İlgi ve alakanızı beklerim.
• Saygı ve hürmetlerimi sunarım.
• Sağlıklı ve sıhhatli günler dilerim.
• Bunlar gerçek olmayan hurafeler.
• Şimdi buz gibi bir limonata suyu olsa fena mı olur.
• Bu çalışma koşullarına ancak sadece üç hafta dayanabildi.
• Mütevazi ve alçakgönüllü bir insandı.
• Müdür bey disiplinsiz öğrencileri ikaz ederek uyardı.
• Teşekkür eder şükranlarımı sunarım.
• Şartlar çok elverişli ve müsaitti.
• Hiçbir koşul ve şart ileri sürmedi.
• Gayet tabii ki araç sayısı artınca kazaların artması da doğaldır.
• Kitabın fayda ve yararları saymakla bitmez.
a)Bir cümleye sebep sonuç ilişkisi katan iki kavram fazladır ve anlatımı bozar.
• Bunun sebebi çok üzülmüş olmasındandır.
• Geç kalmasının nedeni otobüsü kaçırmış olmasındandır.
• Geç kalmasının nedeni otobüsü kaçırdığı içindir.
• Bu kadar sinirli olmasının nedeni evde eşiyle kavga etmiş olduğu içindir.
• Türkçesinin bozuk olmasının nedeni yurt dışında çok kaldığı içindir.
• Türkçesinin bozuk olmasının nedeni yurt dışında çok kalmasındandır.
• Fazla ışık gözlerimi rahatsız ettiğinden dolayı perdeyi çektim.
• Sınavda başarılı olmasının sebebi düzenli çalıştığı içindir.
b)Cümleye tahmin(ihtimal)anlamı veren iki kavram anlatımı bozar.
• Sanıyorum sizinle daha önce karşılaşmıştık galiba.
• Sanki sizi tanır gibiyim.
• Galiba başka çaresi de yok gibi görünüyor.
• Hemen hemen yolu yarıladık sayılır.
• Kim bilir belki de babam fark etmemiştir.
• Kim bilir babam fark etmemiştir sanırım.
c) ‘ile’ edatının yanında ‘beraber, birlikte’ kelimelerinin kullanımı cümlenin anlatımını bozar:
• Babamla birlikte maça gittik.
• Annemle beraber pazara gideceğiz.
d)İşteş fiillerin yüklem olduğu cümlelerde “karşılıklı, birlikte” kelimeleri kullanılmaz.
• Konuyu karşılıklı görüştük.
• Konuyu birlikte tartıştık.
• Asker arkadaşımla karşılıklı mektuplaştık.
e) Gereksiz yardımcı fiil kullanmak:
“Etmek, olmak, almak vb.” yardımcı fillerin gereksiz kullanılması anlatımı bozar. Bu yardımcı filler genellikle yabancı bir sözcükle birlikte kullanılır: tesir etmek, şüphe etmek, ümit etmek… Bunların Türkçe kelimelerle birlikte kullanılması yanlıştır. Mesela. “etki etmek, kuşku etmek, umut etmek” biçiminde kullanımlar yanlıştır. Bunların yerine “etkilemek, kuşkulanmak, ummak” sözcüklerinin kullanılması gerekir.
• Burada bekleme yapmak yasaktır.
• Kapıda sizi görmek isteğinde bulunan biri var.
• Benden kuşkulanıp şüphe etti.
• Ev yol kenarında olduğu için camlar toz oluyor.
• Böyle bir davranışı senden umut etmezdim.
f) Cümlede gereksiz nesne kullanmak anlatımı bozar:
• Yerden kalemi alıp onu bana verdi.
• Kitaplarını güzelce ciltledi, sonra onları kitaplığa yerleştirdi.
• Yolda babasını gördü, onu arabasına aldı.
g)”-ış –iş” mastar eki almış sözcükler yanında “tarz, şekil, biçim” kelimeleri kullanılmaz:
• Ninemin masal anlatış biçimini unutamıyorum.
• Öğretmenimizin ders anlatış tarzı değişikti.
• Şiir okuyuş biçimi çok hoşuma gitti.
• Bu giyiniş tarzı sana yakışmamış.
II) AÇIKLIK
Cümlede duygu ve düşüncelerin kolayca anlaşılacak biçimde ifade edilmesine açıklık denir. Bir cümleden bir anlam çıkarılmalıdır; birden fazla anlam çıkıyorsa o cümle açıklık niteliğini taşımıyor demektir. Cümlede açıklığı engelleyen belli başlı hatalar şunlardır: