AnasayfaSevdiğim Yazılar

BİR GENÇ ŞAİRE MEKTUP- Yaşar Nabi Nayır

BİR GENÇ ŞAİRE MEKTUP- Yaşar Nabi Nayır   Bana şiirlerinizi gönderdiğiniz mektupta diyorsunuz ki: «Şimdi moda olan tarz beni

HALKLA YAŞAMAK- Yaşar Nabi Nayır
ŞU EDEBİYAT DENEN- Yaşar Nabi Nayır
İKİ TÜRLÜ ROMANCI- Yaşar Nabi Nayır

BİR GENÇ ŞAİRE MEKTUP- Yaşar Nabi Nayır

 

Bana şiirlerinizi gönderdiğiniz mektupta diyorsunuz ki: «Şimdi moda olan tarz benim yazdığım değil. Hayatın her cephesinde olduğu gibi asrımızda her şey kolaylığa, basitliğe doğru gidiyor. Tabii şiirde de bu ruh hakim: ilhamı kolayca ifade edivermek, ifade edişte her türlü güçlüklerden, şekilden, hünerden kaçınmak.»

 

Bugünün sanatına hakim olan ana fikirleri çok yanlış anladığınızı gösteren bu sözler yalnız sızın kişisel kanınız olsaydı, üzerinde fazla durmak gereğini duymayacaktım. Ama biliyorum ki büyük bir kalabalık bu düşünceyi paylaşıyor. Gerçi bu kalabalığın çoğunluğu sanata uzaktan şöyle bir selam verip geçen insanlardan ibaret ama içlerinde sizin gibi en iyi niyetlerle edebiyatın içine girmiş, doğru yolu bulmak için uğraşıp didinmekten geri kalmamış olanlar da var. Onlar için yazıyorum bu satırları. Ötekilere, zaten istesem de sesimi duyuramam.

 

Bugünün edebiyatı neden bu izlenimi uyandırıyor pek çoklarının üzerinde? Kolay okunuyor, kolay anlaşılıyor, yığınca kolay benimseniyor da ondan. Bu kadar kolaylıkla hazmedilen eserlerin üzerinde herhalde çok çalışılmış olmasa gerek, deyip geçiveriyorlar. Ama gerçekten öyle mi? ifade edişte her türlü güçlüklerden, şekilden, hünerden kaçınıyor mu bugünün şairi? Kaçınanları her çağda olduğu gibi bugün de var elbette .. Ama, ben gerçek şairden söz ediyorum ve o kanıdayım ki, bugün gerçek şairin şekil kaygısında asla eskilerden kalır yeri yoktur. Tam tersine, bana öyle geliyor ki, bugünün şairi «şekil» i eskilerden çok ciddiye alıyor. Kaçındığı tek şey basmakalıp ahenk, basmakalıp süsler, basmakalıp söz hünerleridir. Yahya Kemal, doğum sancılarını çekip örneğini verdikten sonra, onun kalıbı üzerine yüzlerce şiir dökmek ve bunlara sahte bir şekil mükemmelliği süsü giydirmek işten midir? Ama, bugünün şairi ilhamını hazır kalıplara dökmeye, çoğaltılmış patron üzerinden harcı-alem elbiseler biçmeye yanaşmıyor.. Kendi iç sesini duyurmaya, şiirine içinden gelen öz ahengi vermeye çalışıyor: hem emin olun ki. eski ustalardan daha az çalışmıyor. Yapmacığın her türlüsünden tiksiniyorsa suç onun mu? Mimaride rokoko nasıl gözden düşmüşse, şiirde de zoraki süsler, yapmacık hünerler artık gerçek sanatçılardan rağbet görmüyor. Pek de iyi ‘oluyor.

 

Yalnız şekilde mi, şirin özünde de öyle. Bugünün şairi, büyük laflar etmekten hoşlanmıyor, kendini öteki insanlardan apayrı, bambaşka bir insan olarak görmüyor, "hatıftan nida» lar işitmiyor. "Mavera» larda dolaşmıyor, bütün alçak gönüllülüğü ile yeryüzüne inmiştir.

 

«Asrımızda her şeyin kolaylığa, basitliğe doğru gittiğini» de nereden çıkardınız? Şüphesiz uçak, kağnı arabasına göre, bin kat rahatlık ve kolaylık sağlayan bir taşıma aracıdır. Ama, uçağın kağnıdan daha basit olduğunu, daha kolay yapıldığını iddia etmezsiniz elbet. Yüz insan kafasının yüz gün çalışmasını gerektiren çapraşık teknik hesapları bir günde tek başına yapıveren bir «elektronik beyin», herhalde sağladığı kolaylık derecesinde kolaylıkla meydana gelmiş bir alet olmasa gerek. Onun için görünüşe aldanmayalım. Bugünün şairi daha tembel, aklına geleni, ağzına geldiği gibi söyleyiveriyor deyip çıkmayalım işin içinden.

 

«Gaye, güzeli bulmaktır, demek bence kafi değil. Gaye, güzeli bulup onu güzeller güzeli yapmaktır.» diyorsunuz. Elbette! Bütün sorun güzeller güzeline varmak için tutulacak yoldadır. Bakın, örneğin siz, kafiyeli vezinli yazdığınız için çok çalıştığınıza inanıyorsunuz da zamanımızın gerçek ustalarının süsten ve gösterişten kaçınan şiirlerini şöyle bir hamlede çırpıştırıverdiklerini sanıyorsunuz. Ama, otuz altı yaşında ölen Orhan Veli’nin -hani şu kolay şiirler çığırını açmış olan Orhan Veli’nin- bütün şiirleri bir küçük cilde sığdığı halde, bakın maşallah siz, yayınladığınız ilk kitabınızdan sonra elinizde dört kitaplık şiir birikmiş olduğunu haber veriyorsunuz. Oysa yaşınız ne başınız ne? .. Bu kıyaslama, kolaylığa, şu hor gördüğünüz şairlerden fazlaca iltifat ettiğinizi göstermez mi?

 

«Bugün şekle irtica gözüyle bakıldığı için… » diyorsunuz. Kim demiş onu? Yanlış. Şekle değil, bayatlamış, kokmuş, tiksinti verecek kadar hayideleşmiş bir şekle karşıdır günümüz şairinin hıncı.

 

Aman yanlış anlamayın sakın; günümüzde yeni sanat adına ne yazılıyorsa hepsinin mükemmel kusursuz şeyler olduğunu iddia etmek aklımdan bile geçmez. Ben gerçek şiirden, gerçek şairden söz açıyorum. Taklidi, her çağda olduğu gibi bugün de var, yarın da olacak. Bu çeşit şaircikler içinde, tıpkı sizin dediğiniz gibi, şiiri kolaylık, akla gelenin, ağza geldiği gibi söylenmesi sananlar yok değil. Yeni sanatın gözden düşmesine az yardımları da olmuyor hani. Kurunun yanında yaş da yanar, derler a, bunlar da, gerçek şiirlerin yanında dergi ve kitap sayfalarına sokulmak imkanını, hem de fazlasıyla buluyorlar. Ama, dün de öyle değil miydi? Açın karıştırın biraz eski dergileri de şiir adına neler söylenmiş olduğuna bir bakın. Midesi bulanır adamın.

 

Belki siz de yeni şiirin kolaylığa kapıldığını söylerken bu çeşit sahte şairleri kasdediyorsunuz. Ama insanın aklına hemen Orhan Veli’nin o kolayca, rahatça söylenivermiş hissini veren şiirleri geliyor. O rahatlığa. o kolaylığa varmak için rahmetli şairin ne zahmetlere katlandığını, o insana bir çırpıda söylenivermiş gibi gelen bir şiiri üzerinde kaç ay çalışmış olduğunu düşünüyor da böyle bir yanlış anlamaya katlanamıyor.

 

Şiirlerinizi okudum. Bunlarda yeni bir ses yok, taze bir hava yok. Bize görülmemişin, duyulmamışın hissini verecek bir şeyler yok. Şekil şekil diyorsunuz ama, şekil araştırması da yok onlarda. Sadece sizden öncekilerin hazırladıkları şekil kalıpları içine rahatça yerleşivermişsiniz. Kendiniz için titiz bir eleştirmeci olamamışsınız. Bir sanatçı için en büyük tehlike bu. Elinden çıkan her yazıyı beğenmek, her yaptığını kusursuz bulmak ona, daha iyiye varmak için daha büyük sıkıntılara katlanmak, yazdığını on kere bozup yeni baştan yazmak zahmetine girmek ihtiyacını duyurmaz. Tembelliğe alıştım adamı. Genç yaşında beş kitaplık şiir yazan şairin tembelliğinden söz edilir mi. demeyin? Tembelliğin bir de bu türlüsü vardır. Bir şiiri on kere yeni baştan yazacak yerde on şiir döktürmek, tembelliğin bir çeşididir bence. Kolaylığa kapılmadan, şekle önem vermemenin açık delilidir.

 

Bir de aruzla şiiriniz var. Yahya Kemal’in sevdiği bir vezinde yazmışsınız, iyi güzel ama, neden Yahya Kemal’in söyleyiş tarzını da benimsemişsiniz? Bunu büyük ustayı kötülemek için söylediğimi sanmayın. Yahya Kemal’in, aruzun en güzel şiirlerini vermiş olduğu hakkındaki kanaatim değişmiş değildir. Ama, bir başkası bize ayni sesi duyurdu mu, olmuyor; taklidin hiçbir türlüsü hoş değil.

 

O nefis şiirlerin kusurlu birer gölgesini vermekle ne kazanırsınız? Sözünü ettiğim şiirinizde güzel mısralar var. İyi düşürmüşsünüz. Ama, bir Yahya Kemal şiirinden kopup düşmüş hissini veren o mısralar bütünün içinde rahat edemiyorlar, öyle yabancı rahatsız bir duruşları var.

 

Yedi sekiz yıldır yazıyorsunuz. Hala bırakmadığınıza göre, demek şiire gerçek bir sevginiz var. Ama ne yazık ki birtakım yanlış kanıların kurbanısınız. Çıkış noktanız hatalı. O yüzden meziyetlerinizi gereği kadar değerlendiremiyorsunuz. Ne emekler ziyan oluyor bu yüzden.