Yüknekli Edip Ahmed'in hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. XI. yüzyılın sonlarına doğru Yüknek'te doğmuştur; babasının adı Mahmud Yüknekî' dir. Anadan
Yüknekli Edip Ahmed’in hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. XI. yüzyılın sonlarına doğru Yüknek’te doğmuştur; babasının adı Mahmud Yüknekî’ dir. Anadan doğma kör olan Edip Ahmed devrinde "edipler edibi, fazıllar başı" diye meşhur olmuştur. Eserinden, iyi bir tahsil gördüğü, özellikle dinî ilimleri öğrendiği anlaşılmaktadır.
İslâmî devir Türk edebiyatının ilk şairlerinden olan Edip Ahmed Türkçeyi bütün incelikleriyle kullanmakla birlikte, şairliğinden daha çok bir âlim olarak tanınmıştır. Şiirlerinde de his ve duygudan ziyade öğretici yönü ağır basmaktadır. Bazı söyleyişleri bir atasözü gibi dilden dile dolaşan Yüknekî’nin Türk halkı üzerinde uzun yıllar süren bir etkisi olmuş ve hakkında söylenen menkıbeler onun şöhretini, ölümünden sonra da asırlarca devam ettirmiştir.
Atebetü’l-hakayık "Hakikatlerin eşiği" anlamına gelmektedir. Eser XII. yüzyılın başlarında Edip Ahmed b. Mahmud Yüknekî tarafından Yüknek’te yazılıp, Emir Muhammed Dâd Sipehsâlâr’a sunulmuştur. Aruzun feûlün/feûlün/feûlün/feûl kalıbıyla yazılan eser 14 bölüm halinde düzenlenmiştir.
Baştaki münacaat, methiye ve kitabın yazılışının açıklandığı kısımlar kaside şeklinde, dokuz bölüm tutan asıl metin ise Türklerin millî nazım şekli olan dörtlüklerle yazılmıştır. Bu dörtlükler ise aaba şeklinde kafiyelenen mani tarzındadır. Bir takım ahlâkî öğütler vermek amacıyla yazılan Atebetü’l-hakayık”’ta bilginin faydası, bilgisizliğin zararı, dili tutmanın yararlan, cömertliğin iyiliği, cimriliğin kötülüğü, alçak gönüllü olmanın güzelliği, kibir ve ihtirasın çirkinliği gibi konular işlenmiştir.
Eser Hibetü ‘l-hakayık, Aybetü ‘l-hakayık adları ile de tanınmıştır. Kutadgu Bilig’den sonra yazılmış olan Atebetü’l-hakayık yabancı dil unsurlarıyla fazlaca yüklü bir eserdir.